ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell, Philadelphia’da Ulusal İşletme Ekonomisi Derneği (NABE) tarafından düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, hükümetin kapanmasından önce açıklanan verilerin ekonomik büyümede yukarı yönlü bir seyir izlediğini belirtti. Powell, para politikası kararlarının veri odaklı ve risk analizlerine dayalı olarak şekilleneceğini vurguladı.
Fed Bilançosunda Son Durum
Powell, “Fed’in Bilançosunu Anlamak” başlıklı sunumunda, Fed’in yükümlülüklerinin 8 Ekim itibarıyla 6,5 trilyon dolar seviyesine ulaştığını açıkladı. Bu yükümlülüklerin büyük bölümünü fiziksel para, bankaların Fed’de tuttuğu rezervler ve Hazine Genel Hesabı oluşturuyor. Fed’in varlık tarafında ise ağırlıklı olarak hazine tahvilleri ile mortgage teminatlı menkul kıymetler yer alıyor.
Kovid-19 salgınının ilk dönemlerinde finansal piyasaların kilitlendiğini hatırlatan Powell, o dönemde Fed’in acil likidite sağlamak amacıyla çeşitli programlar başlattığını ifade etti. Temmuz 2020’de bu programlar aracılığıyla verilen kredilerin toplamı 200 milyar doları aştı; piyasa koşullarının istikrara kavuşmasının ardından ise bu kredilerin büyük bir kısmı geri çekildi.
Powell, salgın döneminde tahvil piyasasının ciddi baskı altında olduğuna işaret ederek, Fed’in menkul kıymet alımlarıyla piyasanın işlevselliğini yeniden sağladığını söyledi. Bu adımların, hanehalkı ve işletmelere kredi akışını destekleyerek ekonomik toparlanmaya katkı sağladığını aktardı.
Enflasyondaki yükselişin devam etmesiyle Kasım 2021’de varlık alımlarının kademeli olarak azaltılacağını duyurduklarını belirten Powell, Mart 2022 itibarıyla alımların sonlandırıldığını ve bu süreçte Fed’in menkul kıymet varlıklarının 4,6 trilyon dolar arttığını bildirdi. Haziran 2022’den bu yana ise bilanço büyüklüğü 2,2 trilyon dolar azaltılarak GSYH’nin yüzde 35’inden yüzde 22’sinin altına çekildi.
Powell, rezervlerin yeterli seviyenin biraz üzerine çıktığı noktada bilanço küçültme sürecinin durdurulacağını ifade etti. Likidite koşullarında repo faizlerinde görülen geçici baskılar dahil çeşitli işaretlerin yakından izlendiğini belirten Powell, bu süreçte sabit repo imkanı ve iskonto penceresi gibi araçlarla para piyasası istikrarının korunmasının hedeflendiğini söyledi.
Ekonomik Görünüm ve Para Politikası
Mevcut ekonomik koşullara da değinen Powell, hükümetin kapanması nedeniyle bazı verilerin geciktiğini, ancak kamuya açık ve özel sektör kaynaklı verilerin düzenli şekilde analiz edildiğini dile getirdi. Elde edilen veriler ışığında istihdam ve enflasyon görünümünün son Fed toplantısından bu yana önemli ölçüde değişmediğine dikkat çeken Powell, kapanma öncesinde yayımlanan verilerin ekonomik büyümenin beklentilerin üzerinde seyredebileceğini gösterdiğini kaydetti.
Powell, iş gücü piyasasında son dönemde dinamiklerin azaldığına ve aşağı yönlü risklerin arttığına işaret ederek, mevcut verilerin hem işe alımların hem de işten çıkarmaların düşük seviyelerde seyrettiğini ortaya koyduğunu belirtti. Çekirdek kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksinin ağustos ayında yüzde 2,9’a yükseldiğini belirten Powell, bu artışın büyük oranda gümrük vergilerinden kaynaklandığını ve genel enflasyonist baskıların uzun vadeli enflasyon hedefiyle uyumlu olduğunu ifade etti.
Para Politikası Kararlarında Denge Arayışı
Powell, istihdam ve enflasyon hedefleri arasındaki dengenin sağlanmasının kolay olmadığını vurguladı. Politika adımlarında aşırı hızlı hareket edilmesinin enflasyonla mücadelede geri adım atılmasına, yavaş hareket edilmesinin ise iş gücü piyasasında kayıplara yol açabileceğini belirtti.
Hükümetin kapanması nedeniyle resmi istihdam verilerinin geciktiğini ifade eden Powell, eyalet düzeyindeki işsizlik maaşı başvuruları ve özel sektör istihdam raporları gibi alternatif verilerin takip edildiğini söyledi. Eylül ayına ilişkin istihdam raporunun yayımlanmasının önemine işaret eden Powell, kapanmanın devam etmesi durumunda ekim ayı verilerinin de kaçırılabileceğine dikkat çekti.
Fed’in bir sonraki politika toplantısı 28-29 Ekim tarihlerinde yapılacak ve piyasalarda faizlerde çeyrek puanlık bir indirim beklentisi öne çıkıyor.