Emeklilik ve yatırım fonlarının dönemsel olarak tercih ettiği sektörler, Borsa İstanbul’da yatırım yapanlar için önemli bir gösterge olmaya devam ediyor. Fonların ağırlık verdiği sektörler, piyasadaki büyüme beklentilerini yansıtmasının yanı sıra, hisse seçimlerinde de yatırımcılara yol gösteriyor. Portföy çeşitlendirmesi yapmak isteyen yatırımcılar, fonların sektörel dağılımlarını takip ederek daha bilinçli kararlar alabiliyor.
Fonların Yatırımda Öne Çıkardığı Sektörler
Son dönemde emeklilik ve yatırım fonlarının en çok yatırım yaptığı sektörler arasında bankacılık, holdingler ve yatırım şirketleri ile gayrimenkul yatırım ortaklıkları başı çekiyor. Fonların portföylerinde en yüksek payı bankalar oluştururken, bunu holdingler ve yatırım şirketleri takip ediyor. Gayrimenkul yatırım ortaklıklarının da güçlü bir şekilde ön plana çıktığı görülüyor.
Bankacılık sektörünün toplam fon yatırımlarındaki payı yüzde 16 seviyesine ulaşırken, holdingler ve yatırım şirketleri yüzde 12 ile ikinci sırada yer aldı. Gayrimenkul yatırım ortaklıkları ise yüzde 11’lik pay ile fon portföylerinde önemli bir ağırlık oluşturdu. Ulaştırma ve depolama sektörüne yönelen fonların yatırım oranı yüzde 7 olurken, perakende ticaret, metal eşya ve makine, kimya ve teknoloji gibi sektörler de dikkate değer paylara sahip.
Teknoloji, savunma, bilişim, gıda, telekomünikasyon ve ana metal sanayi sektörlerinin her biri portföylerin yaklaşık yüzde 3’ünü oluşturuyor. Finansal kiralama, aracı kurumlar, elektrik, gaz ve su gibi sektörler ise yüzde 2-3 aralığında fon yatırımı çekiyor.
Daha küçük paylarla da olsa madencilik, inşaat, tekstil, yiyecek hizmetleri gibi sektörler de emeklilik ve yatırım fonlarının portföylerinde yer bulmaya devam ediyor.
Sektörel Dağılımlar Yatırım Stratejilerini Etkiliyor
Fonların tercih ettiği sektörlerdeki değişimler, Borsa yatırımcıları için önemli bir sinyal oluşturuyor. Büyüme potansiyeli yüksek sektörlere yönelen fonlar, aynı zamanda portföy çeşitlendirmesi ve risk yönetimi açısından da önemli rol oynuyor. Yatırımcılar, sektörel dağılımları dikkate alarak, uzun vadede daha istikrarlı ve dengeli bir portföy oluşturma imkânına sahip olabiliyor.