Uluslararası Para Fonu (IMF), G20 ülkelerine yönelik son ekonomik değerlendirmesinde, küresel büyüme görünümünün zayıfladığını ancak Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ekonomilerin 2030 yılına doğru gelişmiş ülkelere kıyasla daha güçlü bir büyüme kaydedeceğini açıkladı.
G20 Ekonomilerinde Orta Vadeli Büyüme Baskı Altında
IMF raporu, G20 ülkelerinin orta vadeli büyüme hızının 2009 küresel finans krizinden bu yana en zayıf seviyelerine gerilemekte olduğunu ortaya koydu. Fon, korumacı politikaların artışı, jeopolitik belirsizlikler, kamu maliyesindeki bozulma ve birçok gelişmiş ekonomide hızla yaşlanan nüfusun ekonomik dinamizmi sınırladığını belirtti.
Raporda, 2030 yılına gelindiğinde dünyanın en büyük 20 ekonomisinin ortalama büyüme hızının yüzde 2,9 seviyesinde kalacağı öngörüldü. IMF, küresel ölçekte tasarruf-yatırım dengesizliklerindeki artışın ve bütçe baskılarının büyümeyi aşağı yönlü etkilediğini vurguladı.
Johannesburg Zirvesi Öncesi Zayıf Küresel Görünüm
G20 liderlerinin 22-23 Kasım tarihlerinde Johannesburg’da bir araya geleceği toplantı öncesinde yayımlanan rapor, küresel ekonomideki kırılganlıkların altını çizdi. Zirveye ABD, Çin ve bazı büyük ekonomilerin liderlerinin katılmamasının da dikkat çektiği belirtildi.
Türkiye, Gelişmekte Olan Ülkelerle Birlikte Daha Güçlü Büyüyecek
IMF’nin projeksiyonları G20 içinde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında net bir ayrışma olduğunu gösteriyor. ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Japonya ve Güney Kore gibi gelişmiş G20 ekonomilerinin 2030 yılında ortalama yüzde 1,4 büyümesi beklenirken; Türkiye, Hindistan, Çin, Brezilya, Endonezya ve Suudi Arabistan gibi gelişmekte olan ekonomilerin yüzde 3,9’luk bir büyüme oranına ulaşacağı tahmin ediliyor.
Bu görünüm, Türkiye’nin orta vadeli büyüme performansının G20 içinde gelişmiş ülkelerin oldukça üzerinde seyretmesinin beklendiğine işaret ediyor.
G20’nin Toplam Çıktısı Yavaşlayacak
IMF raporuna göre G20 ekonomilerinin toplam büyüme hızı 2025 yılında yüzde 3,2’ye, 2026 yılında ise yüzde 3’e gerileyecek. Bu tablo, küresel ekonomide risklerin ve belirsizliklerin önümüzdeki dönemde de güçlü şekilde hissedilmeye devam edeceğini gösteriyor.