Son altı haftada Türkiye’ye yönelik artan uluslararası ilgi, 3 milyar doları aşarak son yılların rekorunu kırdı. Türkiye’nin ekonomik dengelerini yeniden gözden geçiren yatırımcılar, bu gelişmenin Türk ekonomisinin toparlanmasına önemli bir katkı sağlayabileceğini düşünüyor.
Uzun bir süredir Türkiye piyasasından uzaklaşan uluslararası sermaye, geçen hafta itibariyle Türkiye’nin kredi risk primindeki düşüş ve hisse senedi ile Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) alımlarındaki artışla tekrar ilgi göstermeye başladı. Türkiye’nin kredi notuna ilişkin potansiyel olumlu değerlendirmeler, önümüzdeki aylarda yabancı sermaye akışının devam etmesine zemin hazırlıyor.
Ancak, kredi notunun hala “yatırım yapılamaz ülke” seviyesinde olması, Türkiye’nin büyük çaplı uluslararası sermaye yatırımlarını çekme konusunda karşılaştığı zorlukları gösteriyor. Özellikle ekonomi politikaları ve yargı bağımsızlığı konusundaki tartışmalar, yatırımcıların güvenini kazanmak için önemli bir rol oynamaya devam ediyor.
Geçtiğimiz hafta İstanbul’da yapılan iş dünyası toplantılarında Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, enflasyonla mücadele kapsamında faiz artırımı sürecinin sona erdiğini belirtti ve “Türk Lirası’na geçiş zamanı gelmiştir” dedi. Bu açıklama, Türk Lirası’nın değer kazanması ve mevduat gelişmelerinde olumlu yansımaların görülmesiyle destekleniyor.
Ayrıca, Merkez Bankası’nın rezervlerindeki artışlar ve uluslararası rezervlerdeki rekor seviyeye ulaşma trendi, Türkiye’nin ekonomik sağlamlığını pekiştiriyor. 8 Aralık haftasında portföy girişlerinde yaşanan artışlar, uluslararası yatırımcıların Türkiye’ye güvenlerini yeniden tesis etmeye başladığını gösteriyor. Bu bağlamda, 1 milyar doları aşan haftalık net portföy girişi, 21 Temmuz 2017’den bu yana en büyük sermaye akışını temsil ediyor.
Türkiye’nin ekonomik toparlanma sürecinde yabancı sermayenin oynayacağı rol, önümüzdeki dönemdeki gelişmelerle birlikte daha net bir şekilde ortaya çıkacak gibi görünüyor.
