Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) ters swap işlemi ve zorunlu karşılık düzenlemelerinin etkisiyle gecelik faiz oranları yükseldi. Geçtiğimiz hafta yüzde 47 seviyelerinde seyreden gecelik faiz, dün itibarıyla yüzde 50,6 civarına çıktı. Bu artış, piyasada Merkez Bankası’nın sıkılaştırma adımlarının etkisinin hissedildiğini gösterdi.
Ters Swap İşlemleri ve Zorunlu Karşılıkların Etkisi
TCMB’nin 1,2 milyar dolara yaklaşan ters swap işlemleri ve zorunlu karşılık düzenlemeleri, gecelik faiz oranlarının yükselmesinde önemli rol oynadı. Likidite fazlası da ciddi bir şekilde azaldı. Geçtiğimiz hafta 400 milyar TL civarında olan likidite fazlası, 200 milyar TL’nin altına düştü. Bu, piyasadaki sıkılaşmanın likidite koşullarını nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor.
TL Likiditesi ve Merkez Bankası Rezerv Birikimi
TL likidite fazlasının en önemli kaynağı, TCMB’nin ilk çeyrek sonundan itibaren yaptığı rezerv birikimi olarak öne çıkıyor. Merkez Bankası, bu dönemde yaklaşık 95 milyar dolarlık rezerv biriktirdi ve bu durum piyasada Türk lirası likiditesi yaratmaya devam ediyor.
Bankacılar, geçtiğimiz hafta TCMB’nin net rezervlerinde yaklaşık 2,5 milyar dolarlık bir artış yaşandığını hesaplıyor. Bu artışla birlikte toplam rezervin 1 milyar dolarlık bir eklemeyle 157,5 milyar dolara ulaşarak yeni bir rekor seviyeye ulaşacağı tahmin ediliyor.
TCMB Faiz İndirimine Gidilecek mi?
TCMB, geçtiğimiz ay yaptığı açıklamada politika faizini yüzde 50 seviyesinde sabit tuttu. Ancak bu kararla birlikte, daha önceki Para Politikası Kurulu (PPK) metinlerinde yer alan “sıkılaştırma” ifadesi metinden çıkarıldı. Bu değişiklik, ekonomistler tarafından gelecekte faiz indirimi olasılığının arttığı yönünde bir sinyal olarak değerlendirildi.
Faiz İndirimi İçin Öngörüler
Ekonomistler arasında faiz indirimi için farklı görüşler bulunuyor. Bazı uzmanlar, TCMB’nin ilk faiz indirimini kasım ayında yapabileceğini öngörüyor. Diğer bir grup ekonomist ise aralık ayının ya da 2025 yılının daha uygun bir zaman olacağını düşünüyor. TCMB’nin kararını ise büyük ölçüde yılın son çeyreğindeki ekonomik veriler şekillendirecek.
