Finans sektöründe önemli bir role sahip olan kredi kartları, son dönemde dikkat çeken bir konu haline gelmiştir. Kredi kartı kullanıcıları arasında “önemli bir kesim” olarak adlandırılan grup, kredili mevduat unsurlarıyla ilgili sıkılaştırıcı tedbirlerle karşılaşabilir.
Özellikle kredili mevduat çekimlerinde yaşanan artış, bankaları enflasyon ve TL değer kaybı çerçevesinde kredili mevduat hesaplarını artırmaya yönlendirmiştir. Bir diğer önemli nokta ise önden ödemeli kartlar olarak bilinen kredi kartlarıdır.
Kredi kartları, kullanıcılarına limit dahilinde önden harcama yapma ve vadesinde ödeme imkanı sağlayarak kredili nakit kullanımını temsil eder. Son 5 aydır, kredi kartı kullanım faizlerinde herhangi bir yükseltme yapılmamış ve faiz oranları yüzde 4’ün altında seyretmiştir. Bu durum, BDDK ve Merkez Bankası’nın faizleri aşağıda tutma çabalarının bir sonucu olarak değerlendirilmektedir.
Kredi kartı kullanıcıları, günlük hayatlarını sürdürebilmek için tüketici ihtiyaçlarına yönelik kredi kartlarını tercih etmektedir. Ancak, bankaların getirdiği düzenlemelerden etkilenen bir kesim de bulunmaktadır. Bu kesim, kredi kartı limitlerini farklı değerli varlıkları almak için kullanarak değer artışından kar elde etmeye çalışan bireyleri içermektedir. Bankalar, bu konuda düzenlemeler yaparak bu pratikleri kontrol altına almaya çalışmıştır.
Hazine ve Maliye Bakanı’nın da vurguladığı gibi, bankalar son dönemde kredi kartı limitlerini düzenleme konusunda serbest bir politika izlemektedir. Ancak, bu durumda vatandaşların gelir düzeyi ve ödeme kabiliyeti göz önüne alınarak adil bir politika benimsemeleri beklenmektedir.
Önümüzdeki dönemde kredi kartı limitlerinde düzenlemelerin yanı sıra nakit çekim miktarlarıyla ilgili de düzenlemelerin gündeme gelebileceği ifade edilmektedir. Söz konusu düzenlemelerle birlikte, taksit sayılarının sınırlandırılması ve bazı harcama kalemlerinde taksitlerin kaldırılması gibi önlemler alınabilir.
Uzmanlar, bu tür sıkılaştırıcı önlemlerin enflasyonla mücadelede talep bacağını kontrol altına alabileceğini ve sosyal maliyetin dikkatlice takip edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bankaların ve regülatörlerin, finansal istikrarın sağlanması adına dengeli ve etkili politikalar benimsemeleri beklenmektedir.